baslik

Özgürlük ve Dayan??ma Partisi

Haziran Ruft zum 1.Mai.jpg

Mai 2019

Parti Meclisi Sonuc Bildirisi 13 Nisan 2019
Birlikte Basardik
YOL

BU GERiCi DÜZENi ASLA KALICILASTIRAMAYACAKLAR / 27 Haziran2018

HAZİRAN YOLA ÇIKTI / 13 Mayis 2018

http://www.odpalmanya.com/, 24 Ocak 2018




17 Aralik 2017 11. ÖDA Kongresi

Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar!


Özgürlük ve Dayanisma Almanya Platformu 11. Kongresini üyeleri, dostlari ve davetli misafirlerinin de katilimiyla basariyla tamamladi.
Hoch die internationale Solidarität!

17 Aralik 2017, Duisburg




Parti Meclisi Sonuc Metni 2-3 Aralik 2017





Almanya'da Sol Parti "DieLinke"gücünü artirarak secimleri basariyla tamamladi.

"Sosyal Devlet" poltikasindan uzaklasan iktidardaki CDU/CSU ve SPD'nin oylari azalirken, irkci parti AfD Alman Parlemontusunda





ÖDP, 15 Temmuz darbe girisimi ve OHAL’in ilan edilmesinin üzerinden gecen bir yili degerlendirdi.




   



Nein zur Gefangenschaft der Schriftsteller, Journalisten, Abgeordneten!

Nein zur Ausgrenzung von Akademikern!

Nein zur Missachtung der Frauen!

Nein zur Vergewaltigung und zum Kindesmissbrauch!

Nein zu Krieg. Waffen bringen keinen Frieden!

Nein zum autokratischen Regime!

Nein zum Ein- Parteien- Monopol!

Nein zur Abschaffung des türkischen Parlaments!

Nein zum unkontrollierten Regierungssystem!

Nein zur kapitulierten Justiz!

Nein zur zunehmenden Wirtschaftskrise!

Nein zum Terror!

Nein zur Zerstörung der Umwelt!

Nein zur Zerstörung gemeinsamer Werte!

Nein zum Separieren verschiedener Bevölkerungsgruppen!

Nein zur Unterstützung eines künftigen Diktators!


Für unsere Zukunft.


27 Ocak 2017



AKP’Yİ VE SAVAŞI DURDURALIM
BARIŞI VE BİRARADA YAŞAMI SAVUNALIM
 
 
Erdoğan-AKP iktidarı ülkemizi dipsiz bir karanlığın içinde sürüklüyor.
 
Kendi iktidarını sürdürmek için, halka karşı topyekun bir savaş ilan eden AKP rejimi, bu savaşla tüm muhalefet dinamiklerini bastırmaya, halkı teslim almaya çalışıyor. 
 
Suriye’de emperyalizmin güdümünde etnik ve mezhepsel temelde geliştirilen iç savaşı körükleyen, ülkemizi IŞİD ve benzeri cihadist çetelerin üssü ve silah deposu haline getiren AKP, bugün de IŞİD’e karşı savaş adı altında içerde ve bölgede Kürt hareketine ve Kürt halkına yönelik bir savaş başlattı. 
 
Erdoğan’ın dağılan gücünü ve gerileyen iktidarını faşist baskı ve savaş ortamında yeniden tesis etmeye yönelik politikaları, her gün büyüyen şiddetle geliştiriliyor. Irkçı-cihadist çetecilerin, AKP rejiminin ucu karanlıktaki kontrgerilla unsurlarının da devreye girdiği güçlerle tüm direnme dinamikleri bastırılmaya çalışılıyor.
 
Görülüyor ki, AKP rejimi altında seçimin de parlamentonun da yargının da hiçbir anlamı kalmamıştır. Saray’ın merkezinde olduğu, AKP rejimi ülkeyi kendi tekelleştirilmiş baskı gücüyle yönetmektedir. 
 
İslami faşist AKP rejiminin durdurulması, savaş politikalarının önüne geçilebilmesi ancak, halkın örgütlü, birleşik mücadele mevzilerinin geliştirilmesine bağlıdır. 
 
AKP bu topyekun savaşı bugün Kürt hareketine yönelik bir saldırı dalgası üzerinden sürdürmektedir.  Siyasal alanı, askeri operasyonlarla kuşatmaya çalışan AKP, giderek kirli yöntemleri de devreye sokarak HDP’yi etkisizleştirmeye yönelmektedir.
 
Bunun sonucunda ülkemizde bir ölüm ve kan çemberi bir kez daha örülmektedir. Giderek genişleyen şiddet sarmalında AKP sivilleri katletmektedir. AKP bombaları Zergele Köyü’nün üzerine düşüp, 10 kişiyi katletti. 
 
Bu iflas etmiş savaş politikalarına dayanarak, siyaset alanını kuşatma çabalarına AKP son vermelidir. Yetkisi olmayan geçici hükümetin pek çoğu milletvekili dahi olmayan bakanları eliyle sürdürülen bu savaşın sonu yoktur. 
 
PKK, AKP’nin bu savaş politikalarını besleyen, toplumdaki bir arada yaşam zeminlerini zedeleyen eylemlere de son vermedir. 
Barış için mücadele bugün AKP karşısındaki tüm ilerici, demokratik halk kesimlerinin Gezi milyonlarının eşitlik, özgürlük ve kardeşlik taleplerinin savaşın ürettiği milliyetçilik zehri ile parçalanmasının da önüne geçecek bir eylem ve mücadele anlayışla mümkündür. Bir arada yaşam zeminlerine zarar verecek, demokratik siyasetin alanını daraltan eylem biçimlerine son verilmelidir. 
 
Taleplerimiz,
 
- Emperyalistlerin ve bölgesel işbirlikçi güçlerin güdümünde sürdürülen Suriye’deki savaşa son verilmelidir. Suriye’nin kaderini Suriyeliler belirlemelidir. 
 
-Emperyalizmin bölgemizdeki kanlı operasyonlarının üssü olan İncirlik ve tüm NATO ve Amerikan üsleri kapatılmalıdır. 
 
-AKP, IŞİD ve benzeri cihadist çetelerle kurduğu ilişkilerin, onlara taşıdığı silahların hesabını vermeli, eğit-donat adımlarıyla ülkemizin cihatçı çetelerin askeri üssü haline getirilmesine son verilmelidir. 
 
-AKP, askeri ve siyasi operasyonlara son vermeli, HDP üzerindeki baskıya son vermelidir. PKK silahlı eylemlerini durdurmalıdır. Kürt sorununun demokratik çözümü için TBMM’de şeffaf bir süreç başlatılmalı, tüm toplum kesimlerinin katıldığı, bir arada yaşama dayanan çözüm yolları aranmalıdır.
 
 
Özgürlük ve Dayanışma Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
yagmaciyaoyverilmez

İHTİYAÇ EŞİTLİKÇİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ BİRLEŞİK BİR SEÇENEĞİN İNŞASIDIR

Erdoğan, adaletsiz ve eşitsiz olmayan bir seçim sonucunda Cumhurbaşkanı oldu.

Devletin tüm imkanları seferber edildi. Ele geçirilmiş medyanın ve yandaş anket şirketlerinin manipülasyonları ekranları doldurdu. Erdoğan, her ağzını açtığında etnik, mezhepsel ve cinsiyetçi ayrımcılıkla halkı tehdit etti.

Erdoğan bütün bunlara rağmen ancak sınırda ve azınlık oylarıyla seçilebildi. Halkın çoğunluğu Erdoğan’a HAYIR dedi.

Bu sonuçla Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa da işi hiç de kolay olmayacaktır. Ülkemizin geleceğini tümüyle teslim almaya yönelen politikalarına karşı önemli bir itirazın olduğu bu seçimde de görülmüştür.

Erdoğan’ın mezhepçi faşist diktatörlük arayışını güçlendirmeye yönelecek her adımı karşısında bu itiraz isyan olarak karşısına dikilecektir.

Öte yandan CB seçim sonuçları AKP’yi onun benzeri bir çizgide önleyebileceğini düşünen sağa açılma stratejisinin de iflasını ortaya koymuştur.

Bu sonuçlar kriz içerisinde ilerleyen mevcut durumu değiştirmemiştir. Ancak, değişmesi gereken bir durumu açık biçimde ortaya koymuştur. Birleşik bir direniş seçeneğinin yaratılması seçim sonuçlarının da önümüze koyduğu en acil görevdir.

Selahattin Demirtaş’ın başarısı bu anlamda bir işaret olarak okunabilir. Türkiye’nin bütününe seslenebildiği oranda etki alanını genişleten Selahattin Demirtaş’ın adaylığı tüm muhalefet dinamiklerini de kapsayan daha geniş tabanlı bir ortaklık olarak gelişebilseydi kazanılan başarının çok daha ötesine geçilebileceği görülmüştür.

Sol-sosyalist hareket açısından CB seçimi uyarıcı niteliktedir.

Önümüzdeki daha zorlu ve çetin geçecek mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verecek birleşik bir direnme zeminini ve seçeneğini hep birlikte inşa etmeliyiz. Eğer bu yaratılamazsa devrimci direniş imkanının umutsuzluk içerisinde boğulmasının önüne de geçilemeyecektir. Sol-sosyalist hareket bu sorumluluğunu yerine getirebildiği oranda etkili olabilecektir.

11.08.2014

Alper TAŞ                                                                Bilge Seçkin ÇETİNKAYA

Eş Genel Başkan                                                    Eş Genel Başkan



Haziran Direnişi Sürüyor, Faşizme karşı Mücadelemiz Büyüyor…

KIRMIZILI_KADINHaziran Direnişinden bugüne kadar aradan bir yıl geçti… Biz bir yandan ölenlerimizi toprağa vermekle meşgulken İktidar kendisini daha da otoriterleştirerek sürdürüyor. Licede ,kalekolların yapımına direniş sürüyor,Rojava da AKP ve diğer emperyalist asalakların desteğinde büyüyen IŞİD çeteleri çoluk çocuk demeden katliamlarına devam ediyor.Ama düne göre farklı bir duruş içine girmiş gelişen bu otoriterleşmeye,Kalekollara,Rojava katliamlarına  karşı direnen, direnmeyi öğrenen ve birlikte mücadelenin gerekliliğini görmeye başlayan halklar var şimdi. Yalanın, talanın,katillerin iktidar olduğu bir ülkede Direnme ve karşı çıkma meşru hakkını kullanmaktan daha normal bir şey yoktur. İktidarın hukuksuz ve uygunsuz şiddetine karşı direnenleri . . .


sypiza

Fransa, Almanya, Hollanda, Ingiltere, Danimarka, Finlanda ülkelerindeki fasist söylemler inat Yunanistan'da ΣΥΡΙΖΑ kazandi, halk kazandi!

Soma'da bulunan Eş Genel Başkanımız Alper Taş'ın paylaştığı izlenimler:

Alper_Tas_Soma1- Soma'da taziye ziyaretlerinde bulunduk. Halkın hem acısı hem öfkesi daha derinleşiyor. Soma'da, Savaştepe'de halk katliamı protesto etti. Başbakan'ın ve şirket yöneticilerinin açıklamalarına halk çok tepkili.

2- İşçiler hiçbir zaman insan yerine konulmamış. İşyerinde hep baskı görmüşler. Denetimler göstermelik. Göz boyama.

3- İnsanlar toprağından kopartılmış. Tarım ve hayvancılığın bitirilmesi insanları madende çalışmaya mahkum kılmış.

4- Ölen işçilerin hemen hepsi 40 yaş altı. Erken emeklilik umudu madende çalışmayı cazip kılmış.

5- Şirket en son sendikayı da her düzeyde ele geçirmiş. AKP-şirket-sendika ittifakı işçileri her düzeyde teslim almış.

6- Cuma hutbesinde her camide "acıları paylaşan" devlet yöneticilerine dua edildi.

7- Dışarıdan belirli kesimlerin durumu sabote edeceği, buna izin verilmemesi çokça işlenen bir konu.

8- Bölge halkının önünde zor bir süreç var. İlgiyi ve dayanışmayı uzun vadeli geliştirmek lazım.

ŞİMDİ SOMA'da ACIMIZ DERiN, ÖFKEMiZ BÜYÜK!
16 Mayis 2014
Deniz-Huseyin-YusufDeniz-Huseyin-Yusuf

Unutmadık!  Unutmayacağız!

Haziran’dan Önce Bir Parentez

oda_logoHaziran yaklaşırken, AKP diktatörlüğüne karşı  2013 Haziran direnişinin güzelliği geliyor aklımıza. Haziran 2013 hiç kuşkusuz tarihde büyük bir direniş olarak yerini alacak.

Haziran öncesi Mayıs. AKP iktidarinin kendinden önceki köklerine karşı, ta o dönemlerde devrimci isyan başlatmış olan Deniz ve arkadaşlarının idam edildiği bir ay Mayıs. Mayıs ayı aynı zamanda egemenlerin yönetme anlayışına karşı, devrimci bir yerel yönetim deneyinin, yani Devrimci Yol fikrinin Fatsa'da hayat bulmasına önderlik etmiş unutulmaz belediye başkanı Fikri Sönmez'in de ölüm yıl dönümüdür.

Bu yüzden, Mayıs ayını Cemal Süreyya'nin şu dizeleri gibi hissederiz yüreğimizde:
Daha bir dokunaklı gelir şarki şarkıdan,
Daha bir duygulu oluruz, ağlarız.

Gözümüzden akan yaşlar onlara olan özlem, saygı ve sevginin ifadesidir. Duygularımız ise, umudun daha da büyütülmesine işarettir. İste bu umutların birikimidir Büyük Haziran Direnişi.

Onların ayak izlerinden koşarak yaratılmış olan Haziran direnişinin gülümseyen yüzü ve uzun aradan sonra direniş çizgisinde cesaretin daha da büyüdüğü günleri yaşıyoruz. Deniz olup sokaklara daha bir kitlesel akıyoruz şimdi. Fatsa Fikri aradan gecen 30 yıla rağmen güncelliğini koruyor.

Cemal Süreyya ile kapatıyoruz parentezi:
“Daha bir sevgili gelir gün günden,
Daha bir yaşanacak buluruz yer yüzünü.”

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Fikri Sönmez'i bir kez daha saygıyla anıyoruz ve anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Özgürlük ve Dayanışma Almanya - ÖDA

BirMayis

1 MAYIS’TA ÖZGÜRLÜK VE DAYANIŞMANIN SESiNi YÜKSELTELİM

Kapitalizmin neoliberal uygulamalarının sonuçları olan, işsizlik, yoksulluk, ırkcılık ve ayrımcılıga karşı: inadına aşk, inadına Özgürlük Dayanışma, inadına devrim ve sosyalizm şiarlarıyla alanlara çıkıyoruz.

Bielefeld, Stuttgart, Berlin, Frankfurt, Duisburg, Hannover, Hamburg, Münih, Köln, Remscheid, Wuppertall, ... ayrıca Fransa‘da, Avusturya’da, İsvicre’de ve Holanda’da sokaklara çıkıyoruz, sesimizi yükseltiyoruz. 1 Mayıs’ta alanlarada ÖD kortejleri oluşturmak için bütün arkadaşlarımıza görevler düşmektedir.

Hepimize iyi çalişmalar diliyoruz.  

Yaşasın 1 Mayıs!

Özgürlük ve  Dayanışma Almanya - ÖDA

SOLIDARITÄT MIT GEZI-PARK GEGEN "BASTA"-REGIME!

Das AKP-Regime richtet mit seiner "totale Macht"-Einstellung das Volk und alle anders Denkenden. Das Volk ist gegen seine "Basta"-Politik und seinen Zerstörungswut, zuletzt aufgrund der Vorfälle in dem berühmten Gezi-Park, dem Hyde Park, Central Park von Istanbul, zu zehntausenden auf die Straßen gegangen. Es protestiert gegen das AKP-Regime. Wiedermal werden Menschenrechte verletzt, mit einem großen Polizeiaufgebot, das mit unkontrollierter Gewalt vorgeht, Tränengas, Gummigeschosse und Wasserstrahlen einsetzt. Die Proteste gehen trotz dieser massiven Vorgehensweise der Polizei weiter.

Das Regime in der Türkei bezeichnet die Kurdenproblematik weiterhin als ein "Terrorproblem". Die türkischen Regierungen haben in ihrer gesamten Geschichte Massaker an Kurden und an ethnischen Minderheiten verübt und sie vertrieben. Recep Tayyip Erdogan setzt diese Tradition mit der AKP fort. Das Massaker von Roboski im Dezember 2011, bei dem 35 junge Menschen gestorben sind, ist nur ein Beispiel seiner Gesinnung. Die Politik des türkischen Ministerpräsidenten richtet sich gegen alle Andersdenkende, alle Minderheiten, gegen die freie Presse, gegen Gewerkschaften, gegen Frauen. Kurz: er führt mit offenen Kriegsmethoden einen Krieg gegen jeden in diesem Land. Auch in der Außenpolitik, zuletzt in Bezug auf Syrien, kennen wir seine kriegstreibende, hetzende Politik. Er unterstützt die dschihadistischen Truppen in Syrien und wirkt mit dieser Politik auf einen Krieg in dem Nachbarstaat hin.

Dieses Regime ist auch gegen Andersgläubige in der Türkei. Es versucht mit seiner islamistischen Einstellung die Aleviten, Yeziden, Christen und andere mit aller Gewalt zu assimilieren.

Dieses Regime ist gleichzeitig ein Feind der Natur. Es vernichtet den natürlichen Lebensraum aller Lebewesen. Die Umweltschützer, die seit nun 4 Tagen protestieren, wurden von der Polizei brutal angegriffen. Zehntausende solidarisieren sich seit gestern Türkeiweit mit ihnen. Der Protest ist vergleichbar mit "Stuttgar 21". Der Widerstand weitet sich nun aus. Der Aufstand in und um Gezi-Park richtet sich gegen den staatlichen Despotismus und den Polizeistaat. Die Demonstranten protestieren gegen das Vorhaben von AKP und Erdogan, an Stelle des Parks ein Einkaufszentrum zu errichten.

Dieses Regime ist gleichzeitig ein Feind der Natur. Es vernichtet den natürlichen Lebensraum aller Lebewesen. Die Umweltschützer, die seit nun 4 Tagen protestieren, wurden von der Polizei brutal angegriffen. Zehntausende solidarisieren sich seit gestern Türkeiweit mit ihnen. Der Protest ist vergleichbar mit "Stuttgar 21". Der Widerstand weitet sich nun aus. Der Aufstand in und um Gezi-Park richtet sich gegen den staatlichen Despotismus und den Polizeistaat. Die Demonstranten protestieren gegen das Vorhaben von AKP und Erdogan, an Stelle des Parks ein Einkaufszentrum zu errichten.

Der Aufstand bringt Erdogan in Bedrängnis. Denn es hat die Grenzen von Taksim, von Istanbul gesprengt. Und wir möchten unsere Solidarität bekunden. Der Widerstand ist überall.

Es lebe der Widerstand!
Es lebe die Solidarität!

Freiheit und Solidarität / Özgürlük ve Dayanisma Almanya - ÖDA

Copyright © 2014, info[at]odpalmanya.org,  webdesign: Freiheit und Solidarität e.V., Ulrichstraße 4, 47051 Duisburg, Tel. 0203 3989555, Fax. 0203 3989553