I have a dream

MLKBazen bir konuşma bir tarihi, bir toplumu değiştirir; Martin Luther King’in „I-have-a-dream“ – “Bir hayalim var!“ konuşmasıda Afroamerikalıların yaşamını değiştirdi. Ve üzerinden 50 yıl geçti!

Martin Luther King´in Öğrettikleri  ve Irkcılık!

Düşünceleriyle  ve  sokaktaki renkli eylem önermeleriyle şiddete başvurmadan direnme yöntemlerindeki çeşitlilikleriyle toplumsal yapıyı değiştirmeye zorlayan iki kişi anılmadan olmaz. Bunlardan biri Gandi, diğeri ise Martin Luther King´tir.

Gandi tek kurşun sıkmadan o büyük! ülke İngiltere´yi dize getirip, ülkesini bağımsızlığa götürmüş, Martin Luther King´in mücadelsi ise beyazlara diz çöktürüp, Afromerikaları ikinci sınıf yurttaş olmaktan çıkarmış, ırkcılığa karşı mücadelede sembolleşmiştir.

ABD´de fakir gettolarda, beyazlardan yalıtılmış, ayrıştırılmış bir halde yaşayan, eğitimde veya bütçeden, sosyal hizmetlerden yeteri kadar faydalanmaması Afroamerikalıların kaderi bu yaşam olamazdı. Bu fırsat eşitsizliğinin olduğu ve kurumsal bağlamda üretilen eşitsizlliklerin olduğu bir toplumda Afroamerikalılar ile beyazlar arasındaki sosyal çatısma ihtimali kaçınılmaz olmuştu. Martin Luther King dayatılmak istenilen bu kadere ve eşitsizliğe karşı durmanın elçisi, sözcüsü, eylemcisi  olmuştu.

Sokakların, otobüslerin, kamu alanlarının, okulların siyahlar ve Avrupa merkezli beyazlara göre yapılandığı toplumsal süreçte siyahların söz sahibi olmadığı bir yerde;

Martin Luther King 28 Ağostos 1963 yılında uzun çalismalar sonunda yaptığı  „eşitlik ve özgürlük“  yürüyüşü çagırısına 250 bin kişi katilarak ABD’ de en büyük toplumsal tepkiyi örgütlemiş oldu.

Ve Martin Luther King, daha sonra tarihe geçecek o meşhur,  „I-have-a-dream“ – “„Bir hayalim  var “ içerikli konuşmasını yaparak ırkçılığın yarattıgı “ikili” hayat ve Afroamerikalılara uygulanan “ikinci sınıf vatandaş” uygulamaları  sona ermiş ve toplumsal eşitçilik yakalanmiştir.

Martin Luther King´in mücadelesi sonrası ortaya çıkan politik değerlerde Avrupa bir şey öğrenebildimi?

Irkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele denilince  dünyada adı sembolleşen Martin Luther King,hayatı pahasına verdiği uzun  mücadeleler sonrası “ırk ayrımcılığına “ son verildi.

Son 50 yıl içinde, siyahların durumu ABD’de önemli ölçüde iyileşmiştir.  ABD´de “siyasal/sosyal devrim” olarak tarihe geçen, bu tarihsel olaydan sonra Afroamerikalıların sosyal ve ekonomik hayatlarında ciddi bir yükseliş olmuş ve işsizlik sayısında önemli bir düşüş olmuştur.

Gelinen bu sürecin en önemli belirgin olayı 2009 tarihindeki seçimde siyah birisinin ülkenin en önemli yerine gelmesi oldu. Ülkenin en önemli yerine gelen  baskan Barack Obama, sanki Martin Luther King’ in  rüyasının gercekleşmesiydi, Ama gercekten bu böylemi oldu?

Üzülerek söylemek gerekiyor ki, ırkcılık ve ayrımcılık halen ABD´de toplumsal bir gerceklilik olarak duruyor, beyazlar halen siyahlara göre  ücretlendirmede daha cok kazanıyor, beyazlarda tutuklanma sayısı azken, siyahlarda bu durum  artmakta, politik süreç ve politik kader halen beyazların elindedir.

Irkcılık ABD´de sadece bir siyah sorunu değil, bu aynı zamanda Lezbiyenlerin, Gay´ların, Latin Amerikalıların da ciddi bir sorunudur. Dolayısıyla ırkçılık toplumda “sosyal ayrımcılığın” bir parcası olarak yansımakta. Bununla ciddi bir mücadele edilmediği sürece toplumdaki ön yargıların, ayrımcılığın, ötekileştirmenin ve en önemlisi  toplumsal barışın sağlanması mümkün değildir.

Irkçılık ile Avrupa’nın sorunları!

Adı köprülere, sokaklara, kavşaklara verilen ve onun şahsında ırkçılığa karşı bir tutum alıyormuş gibi bir izlenim veren  Avrupa, ulus devletin ekseninde kurtulmamış, ırkçılığın/yabancı düşmanlığın merkezi konumundadır. Tüm gösteriler Avrupa’da ki  yabancı düşmanlığının ve ırkcılığın  ABD´den daha yüksek bir düzeyde olduğunu  göstermektedir. Avrupa’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığının bu boyuta olması eski kıtayı ikaz edici bir karekterdedir. Elbetteki ABD´deki ve Avrupadaki ırkcılığı doğrudan karşılaştırmak zor ve doğru değildir, ama ABD de yaşayan siyahlar, Avrupa´da yaşayan 12 milyona yakın Romen´den daha iyi yaşadıklarını görmek gerekiyor.

Avrupanın tersine, ABD´deki paralel toplumlarda yaşayan kültürel topluluklar, toplumda  bir tehdit olarak görülmemektedir. Tam tersine burada yaşayan kültürel topluluklar birer zenginlik kaynağı olarak toplumda karşılık bulmakta ve buraların kendilerine göre birer hikayeleri var ve her yıl önemli bir  olay olarak anılmaktadır. Bu parelel kültürel toplulukların yoğunluklu yaşadığı Chinatown, Little Italy. Oktoberfest veya St Patrick günü gibi etkinlikler  her yıl kutlanmaktadır. Burada yaşayanlar Amerikalı olduklarından gurur duydukları gibi, kendi kültürel ve toplumsal  kökleriylede gurur duyabilmektedirler.

Kısaca Martin Luther King’in  siyasi  biyografisi sonucu ortaya çıkan, siyah ve beyazların eşitçilik  ve özgürlük mücadelesi toplumsal düzeyde sürecini tamamlamamıştır ve bu toplumsal eşitsizliklerle/ırkçılıkla  etkili bir şekilde mücadele devam etmektedir.

Hüseyin Çelik /Herne - 02.09.2013